Seyahatiniz süresince iki kimlik seçeneği sizi bekliyor: Turist veya gezgin. Turist olursanız pek sorun yok. Turla geldiyseniz rehberinizin, bireysel geldiyseniz rehber kitapların size biçtiği senaryoyu yaşarsınız çoğunlukla. Listenizdeki ‘en bi turistik’ müzelere, restoranlara, meydanlara, ören yerlerine, alışveriş merkezlerine ve otellere sırasıyla çentik atılır. Yine ülkenin en turistik noktasında en bilindik pozla fotoğraf çektirilir, dönüşte eşe dosta gösterilir. Ulaşım için, konaklama için en güvenlisi neyse o tercih edilir. Dediğimiz gibi turistseniz sorun yok, risk sıfır.
En büyük dezavantajı şu ki, turist olmak biraz pahalıdır. Gerek Nepal’de gerekse Hindistan’da birçok ünlü mekânda, meydanda onlarca, rehberli turist grubu gördüm. Yaş aralığı geniş. Çocuk da var, yaşlı teyze ve amcalar da. Ortada bir rehber, can kulağıyla onun ağzından çıkacakları dinliyorlar. Gruptan kopmamak için çok özel gayret seziyorsunuz. Birazcık arkada kaldıklarını fark eden koşar adım ana grubu yakalamaya çalışıyor. Hareketler hep ürkek. Çevrelerinde olup bitenlerle aralarında sanki görünmeyen bir perde var. Bütün bu olağan dışılığın nedenini rehbere biraz kulak kabarttığınızda anlıyorsunuz. Rehber, sık sık, çevredeki tehlikelerden dem vurup, dikkatli olmaları konusunda uyarılarda bulunuyor. Onlara göre etraf yankesici, hırsız, kapkaççı kaynıyor. Aman ha gözünüzü dört açın! Bu hatırlatmaların işe yaradığı kesin. Hizaya sokulmuş turistler artık birbirine daha yakın. Bir sonraki hedefe, komisyonları önceden alınmış, turistik mekânın turistik bir lokantasına gidilebilir. Tamam, biraz olayı dramatize ettim, farkındayım. Ancak burada sözüm elbette tur organizasyonlarına değil. Onca insanın sorumluluğunu almak başlı başına cesaret işi. Attığım taş, gezgin ve keşif ruhunu memleketlerinde bırakanlara.
Ne diyorduk?.. Gezgin olmaya mı karar verdiniz? İşte o zaman başınıza büyük bir iş aldınız demektir. Gezgin olmak emek ister. Rutin hayatınızın provoke edilmesi olasıdır. Ziyaret ettiğiniz ülkenin kültürünü, dilini, mutfağını ve coğrafyasını tahminlerinizin çok çok ötesinde derinden hissetme imkânı bulunursunuz ki bu siz de bağımlılık yaratabilir. Sonradan düzenli olarak farklı kültürleri tanıma ihtiyacı, hep yolda olma isteği hasıl olabilir. Kısacası düzeniniz bozulabilir. Provokasyondan kastımız bu.
Şaka bir yana, bir kültürü gezgin gibi yaşamakla turist gibi yaşamak arasındaki fark, siyahla beyaz gibi. Gezgin olduğunuzda kendi programınızı kendiniz yaparsınız. Kaderinizi başkalarının eline teslim etmezsiniz. Bu hazırlanma süreci en az gezi kadar sizi mutlu eder. Araştırdıkça öğrenirsiniz, öğrendikçe heyecanınız artar. Gittiğiniz ülkede yerel halkla temas etmekten büyük mutluluk duyarsınız. Onlarla sohbet etmek, belki evlerine konuk olmak size yaşama sevinci verir. Tarihi eserleri, anıtları, müzeleri birinin ağzından dinlemez, araştırmış olarak, hikâyesini bilerek gezersiniz. Bütün turistik bölgelerde olabilecek hırsızlık benzeri tehlikelere karşı refleksiniz güçlü olur, önleminizi zamanında alır, kendinizi olur olmaz sıkıntılara sokmazsınız. Yerel mutfağı oluşturan en güzel yemekleri mutlaka tadarsınız, yorumlarsınız. Konfor gibi bir kavram önemini yitirir. Lüks oteller yerine, diğer yabancılarla aynı odayı paylaştığınız, onları yakından tanıma imkânı veren hostelleri tercih etmeye başlarsınız. Gereksiz masraflardan kaçınarak, bir sonraki gezinize kaynak sağladığınızı bilirsiniz. Sizin gibi sırt çantalı turistler tarafından yazılmış rehber kitapların, her satırını hatmeder, en hesaplı ve ucuz konaklama, ulaşım ve yeme-içme alternatiflerini öğrenirsiniz. Gezgin, iyi bir planlamacıdır. Ama her ayrıntıyı önceden planlamanın sıkıcı olduğunu da bilir. Bazı anları gelişine bırakır. Kendisini bekleyen maceradan mahrum kalmak istemez.
Bütün bunlarsa, hiç şüphe yok, size bireysel farkındalık kazandıracak. Yaşadığınız toplumu oluşturan, insandan çevreye, tarihten kültüre tüm değerleri derinden hissetme, onlara daha saygılı olma bu farkındalığın bir sonucudur. Şimdi karar verin: Turist misiniz, gezgin mi?
“Kendime inanamadım ve bir gecede kitabınızı okudum, bitirdim. Hadi b [...].
İhsan Önder, dünyanın en yüksek ülkesine alçak yureklilikle çıkmış bi [...].
İyi bir gezgin olmak, öncelikle güçlü bir iletişim becerisi gerektirir. Yabancı lisan, bu iletişimin bir aracı ama ye [...]
Bir geziye hazırlanma süreci, herkes için farklı seyreder. Motivasyonunuz ne kadar yüksekse ya da benim gibi doğuştan [...]