Ufacıktım tefeciktim. Boyum bisiklet selesi, aklım oyuncak araba tekerleğinin çapı kadardı. Üzerinden neredeyse 30 yıl geçti ama dün gibi hatırlıyorum. Babam İpsala Gümrük Kapısı’nda görevliydi o zamanlar. İhtilalin hemen sonrası, bizim kuşağın tadı damağında kalan efsane 80’lerin ilk yılları... Sınır kapısının iki göz lojmanında kalıyorduk annem, babam ve dört kardeş. Edirne’nin iki sınır kapısından küçüğüydü bizimki. Bir ucundan diğerine mesafesi bir koşumluk. Üç beş resmi bina, iki gümrüksüz satış mağazası, bir askeri birlik hepsi o kadar. Tam iki yıl kaldık orada, İpsala’ya büyük, bahçeli bir lojmana taşınana kadar. En yakın kasabaya gitmek ha deyince olacak şey değil. Sabah bir servis, akşam bir servis. Gümrük kapısındaki lojmanda kalan, aynı kaderi paylaşan topu topu beş aile idik. Üstüne üstlük benim yaş grubumda da çocuk yok. Hayatımın en güzel yıllarıymış, bugün daha iyi anlıyorum. Ortamın maskotu rolüyle turlarken, en iyi arkadaşlarım, dünya seyahatine çıkmış birbirinden ilginç yabancı turistler oldu. Onlar mı daha ilginçti yoksa motosikletten bisiklete, karavandan kamyona araçları mı bilemiyorum. Bildiğim ve hatırladığım saatlerce bir onları bir araçları seyrettiğim. Nereden geldiklerini, nereye gittiklerini işaret diliyle öğrendikten sonra akşam açardım koca atlası, memleketlerini bulmaya çalışırdım. Asıl o zaman küçük dilimi yutardım. Bir insanın bisikletle İngiltere - Hindistan yolunda neyi aradığını anlamak, tahmin edersiniz, o yaşlarda pek de mümkün değil. Yanıtı kendi kendime bulmak üniversiteden sonra mümkün oldu. Hani buna aydınlanma da diyebiliriz. Gezmenin yeni yerler görmekten çok içsel bir yolculuk olduğunu anladığımda bireysel farkındalığı da yaşadım. Gezdikçe gördükçe ama illa ki gezgin kimliğiyle, hayata daha geniş bir çerçeveden bakabildiğini, özgüveninin arttığını gördüm insanın.
Bu kitap, sıradan bir insanın sıradan yol notlarıyla kendine olan yolculuğunun hikâyesini anlatıyor. Hindistan ve Nepal gibi iki büyülü ülkede geçen 18 günden geriye kalanlar, benim için çok özel. 8 yıl kurulan hayalin, bölgeye dair okunan onlarca yazının sonunda gerçekleşen seyahat, bana tahmin ettiğimden fazla şey öğretti. Çevresel betimlemelerden kültürel tahlillere, sosyal yaşamdan ekonomik karşılaştırmalara önemli olduğunu düşündüğüm satır başlarını, haddini bilen bir üslupta kitaba dâhil ettim.
Kitabın iddialı olduğu tek konu ise yazılış amacı. Kitap, dünyanın başka coğrafyalarındaki farklı kültürleri merak eden ancak izin, ekonomi, özgüven vs. sebeplerle hayalini öteleyen insanlara cesaret vermek düşüncesiyle kaleme alındı. İyi bir planlama ile görece uzak noktalara seyahatler planlayabilir, hayatınızın macerasını yaşayabilirsiniz. Metin aralarına sıkışmış bu gerçek fark edildiği oranda kendimi mutlu ve huzurlu hissedeceğimden şüpheniz olmasın. Kişisel planlarımda en az Nepal ve Hindistan gibi gizemini hiç kaybetmeyecek onlarca kültüre yerinde tanık olmak var. Onlar şimdilik zamanını bekliyor. Kitaba konu olan bu iki güzel ülkenin benim için ifade ettiği anlamın, ne zaman ve ne şekilde aklıma düştüğü ile ilgili ise kitabın farklı bölümlerinde açıklamalar var. Bu kısmı şimdilik geçiyorum.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde 18 günün yol notlarını bulabilirsiniz. Delhi’ye uçuş, oradan otomobil, tren ve arazi araçlarıyla karadan Katmandu’ya geçiş, Varanasi’de Nepal’i birlikte gezdiğimiz İngiliz Paul ile tanışmam ve nihayet maceralı dönüş yolculuğu yol notları bölümünden bazı satır başları. Burası kitabın yaklaşık üçte ikilik kısmını oluşturuyor. Geri kalan sayfalar ise gezi boyunca çekilen 350’ye yakın fotoğraf içinden derlenmiş 16 sayfalık fotoğraf albümüne ve bölgeye yapılacak bir gezi için gerekli olduğunu düşündüğüm ülke mutfaklarından rutin aşılara, konaklamadan iklim şartlarına dair onlarca pratik ve yararlı bilgiye ayrıldı.
Böylesi bir seyahat için bütçeleme çok önemli. Bunun için ileriki planlamalarınıza zemin olması bakımından, yaptığım harcamalara gönderme yapan kısa bilgiler verdim. Gerek Nepal gerekse Hint rupisi üzerinden gerçekleştirdiğim ödemeleri, kitapta yazarken net olmak adına Amerikan dolarına çevirip vermeyi tercih ettim.
Bu satırlar hayatımın en heyecan verici macerasını anlatıyor. Keşifleriyle, deneyimiyle, adrenaliniyle 18 günün her dakikasından her anından büyük keyif aldım. Kendime yaptığım bu yolculuktan en az benim kadar keyif almanız dileğiyle…
İhsan Önder
İstanbul, Mart 2012